Esenyurt, Türkiye’nin en dinamik ve en yoğun nüfuslu ilçelerinden biri olarak, farklı kültürlerin bir araya geldiği zengin bir toplumsal yapıya sahiptir. Bu çeşitlilik içerisinde hemşehri dayanışması, sosyal sorumluluk bilinci ve toplumsal katkı sağlama anlayışıyla uzun yıllardır sivil toplum faaliyetleri yürütmekteyim. Esenyurt’ta yaşayan bir Şanlıurfalı olarak, hem doğduğum toprakların kültürel mirasını yaşatmak hem de yaşadığım kente katkı sunmak adına çeşitli projelere öncülük ettim.
Kuruluşunda yer aldığım hemşehri dernekleri ve platformlar aracılığıyla, özellikle gençlerimizin eğitimine destek olmak, kadınlarımızın sosyal hayata daha etkin katılımını sağlamak ve dezavantajlı grupların sesi olmak adına çeşitli faaliyetler gerçekleştirdik. İhtiyaç sahibi ailelere yönelik yardım kampanyaları, kültürel etkinlikler, sağlık taramaları, iftar organizasyonları ve burs programları bu çalışmalarımızdan yalnızca birkaçıdır.
Aynı zamanda Şanlıurfa kültürünü Esenyurt’ta yaşatmak, tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla düzenlediğimiz kültürel günler, halk oyunları gösterileri, sıra geceleri ve yöresel lezzet tanıtımları ile ilçemizin sosyal dokusuna renk kattık. Bu faaliyetler sadece bir aidiyet hissi oluşturmakla kalmadı; aynı zamanda farklı topluluklar arasında köprüler kurarak Esenyurt’ta hoşgörü ve dayanışma ortamını güçlendirdi.
İnancımız odur ki, toplumsal kalkınma yalnızca merkezi yönetimle değil, sivil toplumun aktif katılımıyla sağlanabilir. Bu doğrultuda STK’lar ile kamu kurumları arasında köprü görevi üstlendik; istişare kültürünü merkeze alarak ortak akılla çözümler üretmeye gayret ettik.
Şanlıurfalı kimliğimden aldığım kültürel değerleri, Esenyurt’un çok sesli yapısı içinde bir zenginlik olarak görüyor; bu birleşimin sosyal barış ve ortak yaşam kültürüne katkı sunduğuna inanıyorum. Bugün geldiğimiz noktada, birlikte üretmenin, birlikte paylaşmanın ve birlikte başarmanın değerine olan inancımla, sivil toplum alanındaki çalışmalarımı daha da genişleterek sürdürmeye kararlıyım.